bc

Hazan +18 (ücretsiz)

book_age18+
2.3K
FOLLOW
26.0K
READ
HE
drama
small town
like
intro-logo
Blurb

Yüzümüz ve bedenimiz aynı olabilir ama aramızda bir fark var o sana aşık değildi ama ben aşığım.

chap-preview
Free preview
Yari görmeyeli oldu bir hayli zaman
hazan Günaydın dünya, günaydın yıldızlar ve günaydın yaşayan milyonlarca canlı. Sabahın ilk ışıkları be horoz sesi beni uyandırırken kendi kendime herşeye günaydın deyip duruyorum. Annemin merdivenden çıkma sesleri geliyordu. Birazdan kapı gıcırdayacak ve içeri girecekti. “Günaydın benim güzel kızlarım” diye girdi güzel annem içeriye. Annemin iki kızı ve bir oğlu vardı. 3 çocuğa rağmen dinç kalmayı başarabilmişti. Ben ve ablam daha doğrusu kendisi benden bir dakika önce doğdu diye kendini ablam sanan ikizim bir de bizden küçük erkek kardeşimdi. 3 kardeştik.Bahçeli iki katlı balkonunda çiçekleri olan evde doğmuştuk. Annem ve babam bize gözü gibi bakıp büyüten insanlardı. Zengin olmasak da orta halli bir ailenin çocuklarıydık. Adana da kasabadan küçük köyden büyük bir yerde yaşıyorduk. Yazların sıcak ve kurak hatta aşırı kurak geçtiği sıcaktan güneşe ateş açılan ve kebap kokuları ile soğan salatası kokusu birbirine karışmış bir memleket. Uzun uzadıya pamuk tarlaları ile dolu olan bu yerde bu halkın temel geçim kaynağıydı. Mutlu ve huzurlu bir hayatımız vardı. Üniversiteyi bitirdikten sonra gelip burda ailemin yanında yaşamaya başlamıştım. Coğrafya öğretmeniydim ama atanamamıştım. O yüzden hala ailem ile yaşamaya devam ediyordum. Buralarda öyle ayrı eve çıkma durumu hoş karşılanmazdı. Kızın yeri evlenene kadar babasının yanı evlendikten sonra ise kocasının yanıydı. Hala komik gelebilir size ama burada hala ağalık ve başlık parası vardı. Hangi yüzyıl demeyin insanların daha doğrusu toplumun yıllardır getirdiği kültür kalıplarını yıkacak herhangi bir medeniyet buraya uğramamıştı. Ben ise bu kültür kalıbının altında hem hayatının en büyük ödülünü hem de cezasını almış biçareyim. Ben kimim diye sorarsanız Hazan Arslan. Adananın bu kurak ama sıcak topraklarında doğmuş ve büyümüş bir anadolu kızı. Benim hikayem daha ben 5 yaşındayken başladı belki de 3 bilmiyorum. Aklım ne zaman erdi ya da kendimi ne zaman bildim bilmiyorum. Ne zaman aklım ermişse o zaman başlamıştır hikayem. küçük bir kız çocuğuyken sokakta oyunlar oynayan bir nesile denk geldim. Saklambaç kör ebe ve sokakta misket oynayan kuşaktan. Çok severdim sokakta oyun oynamayı o tozu yutmadan o toprağın tadını alıp üstün un gibi bembeyaz olmadan sokaktan eve girmeyenlerdendim. Çocukluk işte severdik oyunu eğlenceyi. Ama benim sevme amacım başkaydı. Oyun arkadaşım şahin. Şahin köyümüzdeki osman ağanın en büyük çocuğu ve tek oğluydu. Osman ağa da bu toprakların en söz sahibi insanı. Şahin ile ben aynı sokakların çocuğuyduk babası ağa olmasına rağmen hiç burnu havada büyütülmemiş bir çocuktu.hep bizimle oynar dururdu. Çocukken ne bilecen aşkı dersiniz ama ben gözümü şahin ile açtım onun ile kapatacaktım. İlkokulu beraber okumuştuk. Lisede başka okullarda olsak bile arkadaş olduğumuz için görüşmeye devam ediyorduk.Üniversiteye gidince ayrılmıştı yollarımız. O mimar olmak istemişti ben ise öğretmen. O günden sonra onu hiç görmemiştim. Nasıl ? İyi mi? Hiç bilemedim. Ama ne halde olduğunu bilmediğim haberini bile alamadığım bir insanı 4 yıl kalbimde taşımıştım. Olmayan ilişkisine bile sadık bir insandım ya da bir paranoyak. Köye tekrar döneli 1 hafta oldu ve ben onunla henüz karşılaşmadım. Annem ile konuştuğumda onun da geçen yıl buraya döndüğünü söylemişti. Hala eskisi gibi miydi çok merak ediyordum. En son hatırladığımda yumuşacık bakan badem kahverengi gözleri vardı. Yatakta bir oyana bir bu yana debelenirken annem ikizimle beni kahvaltıya çağırmıştı. Adı hazaldı. Hazal ile birbirimize yüz olarak çok benzesek hatta aynı olsak bile huy olarak çok farklıydık. Karakter ve davranış olarak da öyle. Ailemiz bile bizi ayırt edemiyordu. Ben bu hayatta herşeyi kendi ellerim ile yapma taraftarı bir insandım. Çaba göstermeyi ve çalışmayı seven bir insandım. Yani tabir-i caizse balık tutanlardan. O ise balık tutmayı öğrenmek istemeyip balık yiyen taraftaydı. Beraber yüzümüzü yıkadıktan sonra annem kahvaltımızı evin kapalı olan bahçesine hazırlamıştı. Hava çok güzeldi. Mart ayları olduğu için aşırı sıcak değil ve her yer çiçekler ile doluydu. Hazal ve annem ile kahvaltımızı yaptıktan sonra bulaşıkları yıkadık. Annem hava güzel olduğu için yürüyüşe çıkalım dedi. Beraber kasabanın yolunda yürümeye başladık evlerin yanından kapı önlerine oturmuş komşular ile sohbet ede ede yürüyorduk. Okul zamanı burdan uzak kaldığım için çok özlemiştim buraları. Kendine has bir güzelliği var benim gözümde. Komşuların kapısının önünden ayrılıp yürürken karşıdan gördüğüm kişi ile kalbim çıkacak gibi oldu yerinden. Yıllar sonra ilk defa görüyordum ama tanımıştım. Hala gözleri aynıydı. Aşağıdan yukarıya doğru yürüyerek geliyordu. Beni hatırlar mıydı acaba? Giderek yaklaşıyordu. Yanıma yaklaşınca kafasını kaldırdı ve göz göze geldik. Gözlerime belli bir süre baktı tanımak için bakıyordu belki de . Sonra ikizim hazala doğru döndü ona da baktı ve yürüyerek gitmeye devam etti. Kafamda o güzel beste çaldı yıllarca onu görmediğim zamanlarda olduğu gibi “Benden selam söyle dağlara benden selam Yari görmeyeli oldu bir hayli zaman.” Hatırlamamıştı belki de beni. Ben onu bir saniye bile unutamazken hatırlamamıştı. Yanımdan geçip gitti. Biraz ilerledikten sonra annem dedikodu yapar gibi başını bize doğru yaklaştırıp kısık sesle konuşmaya başladı. “Osman turanın oğlu şahini gördünüz mü? Hazan hatırladın mı küçükken hep beraber oyun oynardınız. Küçüklükten beri bununla evlenecem ben derdin. “ bu dediği ile biraz utanmıştım. “Bir yıl önce geldiğinde hiç böyle değildi bu çocuk. Babasının yanında kala kala çocuğu da kendileri gibi yaptılar.Çok mülayim efendi bir çocuktu şimdi köyde resmen terör estiriyor.” “Ne oldu ki “ dedim anneme merak ederek. “Bir şey olduğundan değil de herkes korkuyor ondan artık. Babasından daha gaddar olmuş. Kaç kişiyi köyde sıra dayağına çektiğini ben bile unuttum. Meydana getirip getirip dövüyor “ Duyduklarıma inanmak istemiyordum. O masum küçük oyun arkadaşım nasıl böyle biri olmuştu.Ağalık onun umrunda değildi o gayet medeni bir insandı. Buraya dönmesine bile şaşırmıştım. Yürüye yürüye eve giderken komşular her adım başı sohbete çağırıyordu. Kapının birinden gülcan teyze bağırdı. “Hazan hoşgeldin güzel kızım. Okulu da bitirdin hayırlısıyla ne zaman atanıyorsun. “ Zaten bu soruyu sormayanı vatandaşlıktan atıyorlar. Sanki atamanın nasıl işlediğini biliyor anlatsam anlayacak. “Hoşbulduk gülcan teyzecim henüz atanmadım sonuçları bekliyorum “ dedim ama yalandı. Sonuç açıklanınca bile atanamayacaktım. “Atanınca gidecek misin annesini babanı burda bırakıp peki” dedi. Atansan yaranamıyorsun.Atanmasan yine yaranamıyorsun. Yani insanlara hiç bir türlü yaranamıyorsun. “Napalım mecbur görev bu” dedim. Sonra yürümeye devam edip evin oraya kadar geldik. Akşam yemeği için mutfağa geçip hazırlık yapmıştık. Ardından en sevdiğimiz şeyi yapacaktık. İkizim ile kapının önünde oturup çekirdek çitlemek. “Ee hazan geldiğinden beri konuşamadık nasıl istanbul “ “Çok kalabalık hatta gereksiz kalabalık. Çok yorucu ve insanı huzursuz eden bir yanı var. Üniversiteyi orda kazanmamış olsam beni kimse otaya götüremezdi ama okumak için mecburdum” Bana gözünün ucu ile baktı “Bırak Allah aşkına ya. Eğlence orda hayat orda biz burda dağın başında yaşıyoruz ancak.” “Niye öyle diyorsun ben burayı daha çok seviyorum” dedim. “Neyini sevecem ya ne bir yakışıklı var ne başka bir şey”diye konuşuyorken benim aklıma yine şahin gelmişti. Bebek gibi yüzünde o hafif kirli sakal o kadar güzel durmuştu ki. Önceden çocuk gibi bir yapısı vardı ama şimdi tam bir olgun adam gibi olmuştu. Hatta daha da yakışıklı olmuştu. O sırada aşağıdan bir araba geliyordu yukarıya doğru baya pahalı bir model yanımızdan geçerken uzun uzun baktım kim olduğuna şahindi. Gözlüğünü takmış karizmasına karizma katmış bir şekilde. Siyah bir gömlek gitmişti. Arabanın yanımızdan geçtikten sonra çıkan tozlar yine yüzümüze yapışmıştı. Yine o tozu yutmuştuk. Aslında pek bir şey değişmemiş. Yine o. Yine ben. Yine bu tozlu yollar.

editor-pick
Dreame-Editor's pick

bc

Leyl Tutkusu

read
305.1K
bc

KALP HIRSIZI (Hırsız Serisi-2)

read
5.9K
bc

SINIR (TÜRKÇE)

read
12.9K
bc

HÜKÜM

read
133.6K
bc

Kalbimin Derininde

read
7.4K
bc

Ufaklık | Texting

read
1.7K
bc

Yasak İlişki (+18)

read
7.9K

Scan code to download app

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook